Mersin Şehir Hastanesinde, prematüre doğan ve düşük doğum ağırlıklı (1200 gr) bir bebeğe başarılı bir PDA (Patent ductus arteriosus) kapatma ameliyatı yapıldı.
Mersin Şehir Hastanesinde, prematüre doğan ve düşük doğum ağırlıklı (1200 gr) bir bebeğimizde patent ductus arteriosus denilen, kalpten çıkan iki ana damar arasında istenmeyen geniş bir bağlantı mevcuttu.
Kendiliğinden kapanma ihtimali düşük olduğu için ilk olarak ilaç tedavisi uygulandı. 3 kür ilaç tedavisi verilmesine rağmen kapanma gerçekleşmedi. Bu nedenle cerrahi kapatma işlemi uygulandı.
Hastanemiz Çocuk Kalp Cerrahı Op. Dr. Mehmet Dedemoğlu öncülüğündeki bir ekip tarafından yapılan ameliyatta, bu kapatma işlemi başarı ile gerçekleştirildi.
Patent duktus arteriosus (PDA) nedir?
Patent duktus arteriosus (PDA), anne karnında kan dolaşımı için gerekli olan, kalpten çıkan iki büyük damar arasında bulunan açıklığın, doğum sonrası kapanması gerekirken, istenmeyen bir durum olarak açık kalmasıdır. Bu açıklığın kapanmayıp devam etmesi durumunda akciğerlere anormal bir kan akımı olur ve ilerleyen dönemlerde akciğer ve kalp yetmezliğiyle beraber çoklu organ hasarına yol açarak bebeğin hayatını tehdit eden bir tablo ortaya çıkmaktadır.
Normal miyadında doğan bebeklerde, ilk nefes alma ile birlikte kendiliğinden kapanmaya başlar. Ancak prematüre bebeklerde bu yapı doğum ağırlığına göre %45 ila 80 oranında açık kalmaktadır. Çapı küçük olan PDA varlığında, bebek büyüdükçe kendiliğinden kapanabilir. Ancak büyük çapta olduğunda kendiliğinden kapanma ihtimalleri oldukça düşüktür ve müdahale gerektirir. İlk olarak ilaç tedavisi ile kapatılması hedeflenir. İlaç tedavisine yanıtsız kalan PDA ya da ilaç tedavisine engel bir durum varlığında, kateter ile ya da cerrahi olarak kapatma işlemi gerçekleştirilir. Ancak prematüre bebeklerde düşük doğum ağırlığı ve hasta stabilizasyonunun sağlanması zor olduğundan kateter ile kapatma işlemi uygun görülmemektedir. Bu nedenle cerrahi yöntem tercih edilmektedir.
PDA ve yapılan ameliyat hakkında bilgi verir misiniz?
PDA’nın cerrahi olarak kapatılmasında, klasik yöntemde; hastanın sol taraf koltuk altından, göğüs kafesinin yan kısmından yapılan geniş kesi ile, göğüs kafesi boşluğuna girilmesi sureti ile bir takım cerrahi prosedürlerle bu damara ulaşılır ve kapatılır.
Biz ise birçok merkezde uygulanan klasik yöntemin aksine, modifiye yöntem olan ‘minimal invaziv yaklaşım’ yöntemiyle bu işlemi gerçekleştirdik.
Uyguladığımız bu yöntemde, klasik yöntemin aksine, göğüs kafesinin yan tarafından geniş bir kesi yerine, sol köprücük kemiğinin altından minimal bir kesi ile göğüs boşluğuna giriyoruz ve kapatma işlemini gerçekleştiriyoruz. Bu yöntemin avantajı özellikle daha az akciğer manüplasyonuna olanak sağlıyor. Çünkü klasik yöntemde, PDA’ya ulaşmak için sol akciğerin büyük bölümünü kenara çekmemiz gerekiyor ki buda prematüre bebek için sıkıntı yaratabilmektedir. Ayrıca uyguladığımız yöntem daha konforlu bir görüş sağlamakta ve ameliyat süresini de ciddi oranda kısaltmaktadır. Bununla beraber klasik yöntemde var olan geniş kesi ve cilt altı kas dokusu manüplasyonunu minimuma indirip, ilerde olası göğüs deformite riskini oldukça azaltmış oluyor.