GÜNDEM - 03 Eylül 2020 Perşembe 09:42

Covid-19’dan kurtulan hemşire: “Nefessiz kaldığımızda anlıyoruz o nefesin kıymetini”

A
A
A
Covid-19’dan kurtulan hemşire: “Nefessiz kaldığımızda anlıyoruz o nefesin kıymetini”

Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Covid-19 yoğun bakım servisinde sorumlu hemşire olarak çalışırken virüse yakalanan Nurdan Taşkın, 27 günlük tedavinin ardından iyileşir iyileşmez işinin başına döndü. Virüsün akciğerlerine indiğini ve hastalığı sürecinde çok zor günler geçirdiğini belirten Nurdan hemşire, “Her an ‘oksijen bitecek, nefesim yetmeyecek’ hissine kapılıyorsunuz. Nefessiz kaldığımızda anlıyoruz o nefesin kıymetini” dedi.

Mersin’de 14 yıllık hemşire Nurdan Taşkın, 8 yıldır yoğun bakım sorumlu hemşireliği yapıyor. Görev yaptığı Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, sorumlu olduğu yoğun bakım servisinin mart ayından itibaren Covid-19 yoğun bakım servisine dönüştürülmesiyle ekibiyle birlikte korona virüse yakalanan hastaları iyileştirmek için gece-gündüz demeden canla başla çalışan Nurdan hemşire de 18 Temmuz’da aynı hastalığa yakalandı. Evli ve iki çocuk annesi 37 yaşındaki Nurdan hemşire, zorlu tedavi sürecinin ardından korona virüsten kurtulmayı başardı ve hemen işinin başına dönerek, Covid-19 hastalarının tedavisine kaldığı yerden devam etmeye başladı.

“Kızım kapının önüne minder koydu, ‘Ben seni bakarak severim’ dedi. Çok yıpratıcı bir süreç”

Nurdan Taşkın, Covid-19 yoğun bakım servisinde hastalık sürecinin öyküsünü gazetecilere anlattı. Rutin olarak Sağlık Bakanlığının istediği testler dışında, temmuz ayının ortalarında şüphe üzerine test yaptırdığını belirten Nurdan hemşire, “Ama ben zaten testimi verdiğim zaman belirtilerim oluşmaya başlamıştı. Grip oluyormuşum gibi gözlerde, boğazda yanma, yanaklarımda ısı artışı olunca, daha sonucu beklerken ‘ben herhalde pozitifim’ dedim. Sonucu beklediğim iki günlük süreçte eşimi, çocuklarımı ve kendimi evde izole ettim. Zaten sağlık çalışanı olunca her zaman dikkatli, kontrollü, sosyal mesafeli olmak durumundayız” diye konuştu.
Testi beklerken aşırı eklem ağrıları oluşmaya başladığını dile getiren Taşkın, “Ayağa kalktığım zaman ayak bileklerim beni taşımayacakmış hissi oluştu. Ayrı yemek yedim, ayrı yatak odasından kaldım. Çocuklarıma, ‘bana dokunmayın, telefonuma dokunmayın, ayrı tuvaletleri kullanacağız’ dedim. Çocuğumun birisi 4,5, diğeri 11 yaşında. Daha o akşam testi beklerken kızım yatak odasının kapısının önüne gelip iki tane minder koydu. ‘Ne yapıyorsun anneciğim’ dedim, ‘Seni seveceğim buradan’ dedi. ‘Nasıl olacak, nasıl seveceksin’ dedim, ‘Ben seni bakarak severim’ dedi. O an üzülüyorsun zaten ve inşallah Allah’ım sonuç negatiftir diye bekliyorsun. Çok yıpratıcı bir süreç, daha başındayken yıpratıcı. O gecem çok zor geçti” ifadelerini kullandı.

Covid-19’dan kurtulan hemşire: “Nefessiz kaldığımızda anlıyoruz o nefesin kıymetini”

“Şiddetli ağrılar, saçınızın telinden ayak tırnağınıza kadar her yeriniz ağrıyor”

Heyecanla bekledikleri sonucu 18 Temmuz’da aldıklarını ve pozitif olduğunu öğrendiğini kaydeden Taşkın, aynı gün hastanede tedavi altına alındığını ifade etti. Hastaneye giderken, ‘Giderim, 5 günde geçer’ diye düşündüğünü aktaran Taşkın, “Çünkü artık 5 günlük bir tedaviyle çoğu kişi kurtuluyor. Gencim, sigara içmiyorum, alkol kullanmıyorum, kronik hastalığım yok. Ama nasıl geçeceği, nasıl atlatacağınız hiç belli olmuyor. Hastaneye yattım, ilk üç günüm aşırı ağrılarla geçti. Hayatım boyunca içmediğim kadar ağrı kesici içtim. Şiddetli ağrılar, saçınızın telinden ayak tırnağınıza kadar her yeriniz ağrıyor. O süreçte kendini de geçiyorsun ve ‘İnşallah çocuklarım ve eşim pozitif değildir. Eşim pozitif çıkarsa çocuklarım ne olacak’ diye düşünüyorsun. Çok şükür onlar negatif çıktılar bu süreçten” şeklinde konuştu.

“Oksijen yetmeyecek, bitecek gibi hissediyorsun”

Hastanede geçirdiği ilk 3 günün ardından virüsün akciğerlerine indiğini anlatan Taşkın, şöyle devam etti: “Nefes aldığımda akciğerlerim sanki iki kemik arasına sıkışmış gibi, nefes alıyorum ama açılmıyor gibi o kemikler arasında. Akciğer filmi ve tomografi çekildi, hafif ve orta dereceli viral pnömoni covid ile uyumlu çıktı. Bu sefer hayal kırıklığı yaşıyorsun, tekrar pozitif çıktı testim ve tamamen demoralize oluyorsun, çünkü ben yoğun bakım sorumlusu hemşireyim ve Covid yoğun bakıma bakıyorum. Buradaki hastaları gördüğüm için testi negatife dönüp de akciğeri düzelmeyen o kadar çok hasta oluyor ki, ‘Ben nasıl olurum, acaba yoğun bakıma iner miyim’ diye düşünüyorsun. O odanın içerisinde oksijen yetmeyecekmiş, lavaboya girdiğinde sanki oksijen bitecek bir an önce çıkmam gerekiyor gibi hissediyorsun. Solunum egzersizi yaptım, her saat başı 23 adımlık odada yürüyüş yaparak akciğerlerimi açmaya çalıştım.”

“Hayatımdan giden bir 13 gün oldu. 6 kilo verdim”

Hastane imkanları çok iyi olmasına rağmen, hastalık nedeniyle bunların bile tatmin edici olmadığını vurgulayan Nurdan hemşire, “Otel odası gibi ama senin için içine sığmıyor ki, küçücük bir odada nefesinin yetmediğini düşünüyorsun ve bu süreci bilen biri olarak da daha çok korkuyorsun. Ben o 13 günlük süreçten çıktıktan sonra 6 kilo vermiştim. O 13 gün o kadar bunaltıcı geçti ki, hayatımdan giden bir 13 gün oldu” dedi.

“Nefesini çektiğinde ciğerlerin oksijenle doluyor. Bunlar çok büyük nimet”

Tedavilerinin doktorları tarafından çok iyi şekilde planlandığını ve testinin negatif çıkması sonucu 30 Temmuz’da hastaneden taburcu olduğunu belirten Taşkın, evde de 14 gün tedavi gördüğünü dile getirdi. Taşkın, eve gittiğinde yaşadığı duyguyu ise şu cümlelerle anlattı:

“Eve gitmek, hapisten çıkıyormuşsun gibi bir şey oluyor. Evime gittim, balkonuma çıktım, o yüzünüze değen yel o kadar anlamlı ki, açtım yüzümü tamamen maskesiz, yüzüne bir rüzgar değiyor, ‘Çok şükür Allah’ım’ dedim ve nefesini çektiğinde ciğerlerin oksijenle doluyor. Bunlar çok büyük nimet gerçekten. Yaşayınca daha iyi anlıyorsun. Zaten empatisi yüksek birisiydim ama yoğun bakımda gördüğümüz hastaların yaşadıklarını yaşayınca daha iyi anlıyorsun.”

Covid-19’dan kurtulan hemşire: “Nefessiz kaldığımızda anlıyoruz o nefesin kıymetini”

“Şu an yine Covid yoğun bakım sorumlu hemşiresi olarak devam ediyorum”

Tedavi sürecinin tamamlanmasının ardından 1 Eylül itibariyle tekrar işine döndüğünü belirten Nurdan hemşire, “Şu an yine Covid yoğun bakım sorumlu hemşiresi olarak devam ediyorum. Bu mesleği yapmanın bir yanı da bu; tekrar geldim ve şu an pozitif hastaların içerisinde çalışıyorum. Çok zorlu bir süreç geçirmeme rağmen buradayım. Sağlık çalışanları, mart ayından bu yana manevi ve fiziki olarak o kadar çok yoruldu ve yıprandı ki, insanlardan bu dönemde beklediğimiz; topluma karşı da bir sorumlulukları var, herkes lütfen birbirine olan sorumluluğunu yerine getirsin, maskesine dikkat etsin, sosyal mesafesine uysun, kalabalık ortamlara, düğünlere, cenazelere katılmasın. Ben buraya geldiğimde tekrar kaparsam aynı korkuları yaşamak istemiyorum ama hasta sayısı gün geçtikçe artıyor, kimse dikkat etmiyor. Lütfen herkes dikkat etsin, çünkü aldığımız nefes çok büyük bir nimet. Bütün dünyayı sarsan bir virüsten bahsediyoruz. Genç yaşlı demeden herkesi buluyor. Ben de gencim ve genç birçok doktorumuzu, sağlık çalışanımızı kaybettik. Covid hastası dediğinde adı bile insanı korkutuyor. Bu savaşa zaten 2-0 yenik başlıyorsun, güçlü olmaya çalışıyorsun” diye konuştu.

“Nefessiz kaldığımızda anlıyoruz o nefesin kıymetini”

Herkesi tedbirlere uymaları konusunda uyaran Nurdan hemşire, “Yoğun bakımda yatan hastaları görseler hiç maskelerini ağızlarından çıkarmazlar. Çünkü makineyle oksijen vermeye çalışıyorsunuz fakat akciğer genişleyemediği için verilen oksijen hastaya yetmiyor ve oksijen açlığından ölüyorlar zaten. Bunu kısmen yaşamış olmama rağmen çok büyük bir ıstırap, çok büyük bir sıkıntı. Hatta böyle bir şiir vardı, ‘Nefes almak bayramdır mesela. Günün birinde nefessiz kalınca anlıyor insan’ diye. Gerçekten de öyle. Nefessiz kaldığımızda anlıyoruz o nefesin kıymetini. Herkes lütfen maskesini taksın, sosyal mesafesine uysun, kalabalık ortamlara girmesin. Bu konuda biz sağlık çalışanlarına yardım etsinler” ifadelerini kullandı.

Kıymet Gökçe-Koray Ünlü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.